Zürih'ten Mekke'ye uzanan kutsal bir yolculuk başladı: 155 kişilik bir kafile, içinde 100'e yakın genç kardeşin bulunduğu bu grup, ihramlarını giyerek dünyevi makam, mevki ve şöhreti bir kenara bırakıp, yalnızca Allah'ın çağrısına "Lebbeyk" diyerek yola çıktı.

Yolculuk öncesinde, umre hazırlıklarının tamamlanması, kafilenin heyecanını daha da artırdı. Bu hazırlık süreci, onlara sadece fiziksel bir yolculuk değil, aynı zamanda manevi bir dönüşümü de simgeliyordu. Kutsal topraklara ilk adımlarını atarken, umrecilerin yüreklerinde umut ve heyecan dalgalanıyordu. İhramlarını kefenleri gibi giyerek, dünyevi bağlarından arınıyor, 14 günlük dolu dolu bir programla manevi bir yolculuğa başlıyorlardı.

Mekke ve Medine’de geçirdikleri zaman zarfında, umreciler Efendimiz Hazreti Muhammed’in izlerini aradılar. Hubeyb b. Adiy gibi kendilerini O’nun yoluna adama, Esat b. Zürare gibi O’na sahip çıkma sözü verdiler. Efendimiz s.a.v’in ’Dört Hatun’un fazileti, tüm dünya hatunlarının faziletlerinden üstündür’ buyurduğu ve o dört hatundan biri olan Hz. Hatice annemiz kabri başında anılarak kendi hayatları için dersler çıkartıldı. Mekke ve Medine’nin manevi atmosferi, tarihin derinliklerinden yükselen bir huzur ve muhabbet genç kalplerde değişim ve uyanışa sebep oldu.

Umreciler, kutsal topraklarda geçirdikleri her anın, hayatlarında kalıcı bir iz bırakacağını hissettiler. Mekke ve Medine’nin sokaklarında yürürken, sahabelerin adımlarını takip etmek, onlar için tarihi bir yolculuğa dönüştü. Bu kutsal şehirlerdeki her bir cami, her bir köşe, onlara Efendimiz Hazreti Muhammed’in hayatından kesitler sunarak, onların kalplerinde derin bir maneviyat uyandırdı.

Kutsal topraklarda geçirilen zaman, umreciler için sadece ibadet ve ziyaretlerden ibaret değildi; aynı zamanda bir içsel yolculuktu. Bu süreçte, birbirleriyle kurdukları bağlar, karşılıklı yardımlaşma ve anlayış, onların bu yolculuğu sadece fiziksel değil, manevi olarak da birlikte tamamlamalarını sağladı. Manevi atmosferin yoğunluğu, onlara hayatlarının geri kalanında rehberlik edecek derin dersler ve anlayışlar kazandırdı.

Kafile üyelerinin birbiriyle olan uyumu ve karşılıklı sevgi, saygı bağları, bu kutsal yolculuğu daha da anlamlı kıldı. Birbirlerine destek olan, kardeşlik duygularıyla birbirine kenetlenen bu grup, umre yolculuğunu birlikte tamamlamanın huzurunu yaşadı. Ancak, bu manevi yolculuğun sona ermeye başlaması ve ayrılık vaktinin gelmesi herkesin gönüllerini hüzünle kapladı.

Yolculuğun sonunda, umreciler Mekke ve Medine’nin manevi havasını, sahabelerin mirasını ve Efendimiz’in öğretilerini kalplerinde taşıyarak, manevi birikimlerle dolup taşmış bir halde döndüler. Ayrılık zor olsa da, kalplerinde Mekke ve Medine’nin topraklarından aldıkları bereket ve öğretilerle, umre yolculuğunu tamamlamanın verdiği huzur ve şükran duygularıyla evlerine döndüler. Bu manevi miras, onların günlük hayatlarında yeni bir perspektif ve derin bir şükran duygusu oluşturdu. Bu kutsal yolculuk, her bir katılımcı için sadece bir umre seyahati değil, aynı zamanda kalplerinde gerçekleştirmiş oldukları bir hicretti.

İsviçre İslam Toplumu
Kafile Başkanı
Fevzi Yükseldi

🇹🇷 Bu içerik Türkçe olarak da mevcuttur. Buraya tıklayın
🇬🇧 This content is also available in English. Click here
🇩🇪 Dieser Beitrag ist auch auf Deutsch verfügbar. Klicke hier
🇫🇷 Ce contenu est également disponible en français.Cliquez ici